Kur’an’ı Düşünerek Okumak
Onun âyetlerini derinden derine, inceden inceye düşünmeden Kur’ân’dan istifade etmek ve onu bir hayat kitabı haline getirmek zordur. Bugün Müslümanların ana problemlerinden biri de bu noktada düğümlenmektedir.
Kur’ân’ı sadece lafzını ezberlemek, terennüm etmek, onu belirli merasimlerde okumak şeklindeki faaliyetler, anlayışlar, uygulamalar ve gayretler, Kur’ân’ın asıl gönderiliş amacı ve hedefinin anlaşılmamasına sebep olmuş ve olmaktadır. Bu yanlış telakkîlerin neticesinde Kur’ân, Müslümanların birey, aile, toplum, millet, devlet ve sosyal hayatından, ticaret, eğitim, öğretim ve ahlak alanından uzaklaşmıştır ki, kitab-ı hakîm bunun için indirilmemiştir.
Milli şairimiz Merhum Mehmed Akif Ersoy’un aşağıda sunacağımız tespit, serzeniş ve uyarısını bu konuda çok anlamlı bulmaktayız. Zira bugün dünya üzerindeki Müslümanların durumu, şiirde anlatılan ve vurgulanan konuyla örtüşmektedir.
Çünkü biz bilmiyoruz dini. Evet bilseydik,
Çare yok, göstermezdik bu kadar sersemlik.
İbret olmaz bize, her gün okuruz ezber de!
Yoksa bir maksat aranmaz mı bu ayetlerde!
Lâfzı muhkem yalnız, anlaşılan, Kur’ân’ın,
Çünkü kaydında değil, hiçbirimiz mananın:
Ya açar nazm-ı celilin, bakarız yaprağına;
Yahut üfler, geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur’ân, bunu hakkıyla bilin,
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için!
Yoruma ve başka bir izaha mahal bırakmayacak kadar açık ve net olan bu ifadelere eklenecek bir şey yoktur. Gerçekten Kur’ân, Müslümanlar nezdinde çok ezberlenen, çok okunan, çokça hatmedilen ve mukabele edilen bir kitaptır. Camilerde, evlerde, toplantılarda elden ele, dilden dile, gönülden gönüle dolaşıp durmaktadır. Bu aslında güzel ve övünülecek bir durumdur.
Ancak Kur’ân, bu maksatla indirilmemiştir. Sadece ezberlemek, sadece okumak, sadece süslü kılıflarla duvarlara asmak, sadece raflara, vitrinlere güzel güzel dizmek ve sergilemek, sadece hat sanatını icra ederek, tezhipleyerek, süsleyerek gösterişe ve satışa sunmak için inmemiştir.
Şu bilgiler ilk Müslümanların Kur’ân’ı anlamada gösterdikleri, takip ettikleri ve öncelik verdikleri metotları göstermesi açısından önemlidir.
İbn Mesûd ve Übey (r.a) in rivayetlerine göre Resûlullah (s.a.v.), onlara on âyet okuturdu. Onlar, bu on âyetin içinde bulunan hükümlerle amel etmeyi öğrenmeden diğer on âyete geçmezlerdi. Resûlullah (s.a.v.), onlara Kur’ân’ı ve Kur’ân’la amel etmeyi birlikte öğretirdi. Abdullah b. Mesud ise şöyle demiştir: “Kur’ân’ın lafızlarını ezberlemek zor, onunla amel etmek ise bize kolay geliyordu. Bizden sonra gelenlere ise, Kur’ân’ı ezberlemek kolay, onunla amel etme ise zor gelir.”
Kur’ân’ın, insanlığın hem dünya ve hem de âhiret mutluğunu temin etmek için ilan ettiği hükümleri, talimatları, ilkeleri ve öğretileri tefekkür ve tezekkür ederek uygulamak, yaşamak, hayata aktarmak, birey, toplum ve millet hayatını onun diriltici nefesi ile canlandırmak, Kur’ân’ın daha da iyi anlaşılmasını ve kavranmasını sağlayacaktır. Bunun için insanlığı düşünceye, akletmeye, özellikle kendi üzerinde yoğunlaşmaya dâvet eden Kur’ân’ın, sedasına kulak vermek bütün insanlığın lehinedir.
Dr. Kerim BULADI