Nimetlerin Farkına Varmak…
Farkına varılmayan nimetlerin kadr-ü kıymeti bilinmez, çok defa elden çıkınca anlaşılır, elden çıkınca da pişmanlığa dönüşür. Müslüman’a yakışan, sahip olduğu sayısız nimetleri fark edip başta bu nimetleri vereni hatırlayarak ona şükretmek ve nimetleri birer emanet olarak kabul edip onları titizlikle korumaktır. Ayrıca bu nimetlerin bizim için birer imtihan vesilesi olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir.
Denizdeki balıkların denizi fark etmemesi gibi pek çok insan da içinde yüzdüğü nimetleri fark etmemektedir. En başta nefes alabilmek, görmek, duymak, akıl sahibi olmak, hissetmek, yiyip içebilmek, uyuyabilmek, def-i hacet yapabilmek, yürüyebilmek, konuşabilmek vb paha biçilmez nimetlerdendir.
Nimetleri fark etmek, şükretmek ve onları hesabını kolay verebilecek şekilde kullanmak insan ve Müslüman olmanın gereğidir. Nasıl olsa bunların hesabı bir gün karşımıza çıkacaktır. Hz Peygamber bu durumu şöyle haber veriyor: “Kul, kıyamet gününde şunların hesabını vermeden Allah’ın huzurundan ayrılamaz: Ömrünü ne yolda tüketti, ilmiyle ne yaptı, malını nereden kazanıp nereye harcadı, bedenini nerede yıprattı?” (Tirmizi, Hadis no: 2417)
Sahip olduğumuz her şeyin bize yüklediği bir sorumluluk vardır. Zaten insanın diğer canlılardan ayıran temel özelliklerden birisi de sorumluluk sahibi olmasıdır. Bu sorumlulukların başında ise nimetleri ve sahibini fark etmek ve şükretmek gelir.
Ali Rıza Temel