Vapuru Kaçırmadan…
Genç, yolcu salonunda ileri geri koşuşturuyor, kapanan kapıyı açtırmak, görevliye kendini farkettirmek için bağırıp duruyordu. Anlaşılan pek önemliydi bu vapura binmesi.O, sağa sola koşuştururken vapurun halatları çözüldü.
Yavaş yavaş yol almaya başlamıştık ki delikanlının yumrukları yolcu salonunun camlarını tuz buz ediverdi. Tüm yolcular, cam seslerinin geldiği yöne dönmüşler, güvenlikçilerin arasındaki genci merakla izlemeye başlamışlardı. Cam kırıklarından elleri kan içerisinde kalan genç, görevlilerin arasında götürülürken “Bu vapuru kaçırmamalıyım!” diye bağırıyordu.
Kim bilir hangi sebepten ötürü yarım dakika geç kaldı?
Bir adım ya da dakika farkıyla kaçırılan ne büyük fırsatlar vardır. Küçük şey olmadığı gibi küçük, değersiz an da yoktur. Kaybedilince anlaşılır büyük anların değeri. Çünkü;
Bir yılın değerini tek dersten kalan öğrenci bilir.
Bir ayın değerini çocuğunu vaktinden önce doğuran anne bilir.
Bir haftanın değerini haftalık derginin editörü bilir.
Bir dakikanın değerini uçağı kaçıran yolcu bilir.
Bir saniyenin değerini kaza atlatan kişi bilir.
Bir milisaniyenin değerini 100 metrede gümüş madalya kaçıran atlet bilir.
Kaynak : Medet BALA