Nutkun Ruhu
Annem “şimdi dökülecek o çay ” der dermez çoğunlukla o çay dökülür, “kudurdunuz, şimdi bir kaza çıkacak” der demez vazo kırlır, kaşlar patlardı… Ve o sanki bu anı bekliyormuş gibi “eh ben söylemiştim size ama” derdi.
Koşan çocuğumuza “dikkat et, düşeceksin!” demez miyiz? Ve o çocuk düşmez mi?
İşte bu nedenle eskiler, nutkun ruhu vardır diyerek, bazı tabirleri, olumsuzluğu hatırlattıkları için hiçbir zaman kullanmazlarmış, dikkat ederlermiş.
Mesela;
Kapıyı kapamak, kilitlemek yerine kapıyı sırla demişler. Kilitlemek, bir şeyin kısıtlanması, sıkışması gibi anlamlar içerdiği için insan ruhunda bir olumsuzluk oluşturur. Allah (c.c.) kimsenin kapısını kapatmasın diye düşünülürmüş.
Lambayı, ocağı, ateşi söndür yerine dinlendir; yak yerine uyandır derlermiş.
Gömmek yerine toprağa sırlamak, gizlemek.
Öldü yerine göçtü derlermiş. “Filan kişi Hakka geçti” gibi nezaket dolu ifadeler varmış. Başka bir âleme doğdu; ama biz göremiyoruz…
Velhasıl, “Düşeceksin, yanacaksın, dökeceksin” yerine “Dikkat et düşmeyesin, aman yanmayasın, dökmeyesin!” şeklinde söylemek daha doğruymuş.Açıkçası; belayı çağırmamak gerekirmiş.