Sobalar…
Şimdilerde yaşları 50 ila 55 olan hatırı sayılır kitlenin bellerindeki fıtığın faili olan soba, bir döneme ciddi olarak damgasını vurmuştur.
Yakacak olarak kullanılan odun ve kömürün, eylül ayı itibariyle apartman kapılarının önüne yığılmasıyla başlardı kış telaşı.
Soba kurma işleminin, erkekler için amatör mühendislik denemesi olduğu bir gerçektir.
Soba, kurulduktan tekrar kaldırılana kadar bir daha evin reisiyle karşılaşmaz. Artık o evin hanımına intikal etmiştir.
Sobada neler yapılmazdı ki… Yıkanan çamaşırlar soba borusuna takılan askıalrda kurutulur, sobanın üstüne konulan bir çaydanlık suyla sıcak su ihtiyacı giderilirdi. Yemekler soba üstünde ısıtılır, ıhlamur soba üstünden servis yapılır, kestaneler yine sobanın üstünde kebap kıvamına getirilirdi. Tüm bu görevlerin ardından, kış meyvelerinden mandalina kabuğu sobanın üstüne konulmak suretiyle odanın kokusu tazelenirdi.
Sobanın başka fonksiyonları da vardı. Üzerinde ısıtılan tuğla, yatakların ayak ucuna konularak ayakların ısınması sağlanırdı. Ayrıca bu sıcak tuğlalar, vücudun ağrılı bölgelerine konularak bir tür fizik tedavi işlevi de görürdü.
Ah felek vah felek
Kimine kavun kimine kelek
Atalarımız çok yaktı
Sobalarımızda tezek
Ayşenur USLU