Kendine Ait Bir Oda
Bir kitap daha bitti ve Yazma Vakti yine bir sürü satırın altını çizdi.
Onlardan bazılarını paylaşmak istedi:
Yine de yazmaya başladıklarında tuhaf bir güç onları roman yazmaya zorlamıştı.
Bunun on dokuzuncu yüzyılın başlarında
orta sınıf bir ailenin tek bir oturma odasına sahip olduğu gerçeğiyle
bir ilgisi var mıydı?
Bir kadın yazı yazacaksa ortak kullanılan bu oturma odasında yazmak zorundaydı.
“Kadınların kendilerine ait yarım saatleri bile yok…” diyen
Bayan Nightingale’in de şiddetle yakındığı gibi, sürekli rahatsız edilirlerdi.
Kadınların genellikle daha sakin olmaları beklenir
ancak kadınlar da erkeklerin hissettiklerini hissederler.
Onlar da yeteneklerini kullanmaya ve çabaları için bir alana ihtiyaç duyarlar,
tıpkı erkek kardeşleri gibi.
Onlar da baskıların şiddetinden, mutlak durgunluktan
erkekler kadar rahatsız olurlar kuşkusuz.
Beni memnun etmek isterseniz -benim gibi binlercesi var- seyahat
ve macera kitapları, bilim ve araştırma kitapları, tarih ve biyografi,
eleştiri, felsefe ve fen kitapları yazabilirsiniz.
KISA VE ÖZ BİR ŞEKİLDE, İNSANIN YALNIZCA NEYSE O OLMASININ
ÇOK DAHA ÖNEMLİ OLDUĞUNU SÖYLERKEN
BULUYORUM KENDİMİ!
BAŞKALARINI ETKİLEMENİN HAYALİNİ KURMAYIN.
HER ŞEYİ KENDİ İÇİNDE DÜŞÜNÜN.
Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf
Nilay Öztürk’ün çevirisiyle!