Rusya’dan Bir Çocuk; Aleksey
Ben pencerenin önünde oturuyordum, akşamın kentin üzerine çöküşünü,
evlerin pencere camlarının kırmızı parladığını izliyordum.
Bir hatamdan ötürü dedem, avluya da bahçeye de çıkmamı yasaklamıştı.
Dışarı çıkmayı çok seviyordum, akşamın hüznü çökmüştü yüreğime..
Herkes çok az gülüyordu burada.. Nedense, sık sık birbirlerine bağırıyor,
birbirlerini tehdit ediyorlardı.
Çocuklar sessizdi, ortalarda pek görünmüyorlardı;
sanki yağmurun yere yapıştırdığı toz gibi eziktiler.
Evde kendimi yabancı hissediyordum.
Bu hayat bedenime onlarca iğne batırıyor gibi.
Annemle babam böyle yaşamıyorlardı.
Başka türlü bir neşeleri vardı.
Hep yan yana yürüyor, yan yana oturuyorlardı.
Büyükannemin duaları her zaman tutkuyla, içten ve saf duygularla dolu oluyordu.
Onun hayata olan bu içten, çıkar gözetmeyen sevgisi,
bana hayatın zorluklarına karşı koyma gücü kazandırmıştı.
Maksim Gorki, Çocukluğum
Bunları söyleyen, Aleksey.
Babasının ölümünden sonra dedesinin evinde yaşamına devam ediyor.
Herbirimiz gibi, aile bireylerini, eş dost ve akrabayı tanıyarak
hayatını renklendiriyor. Bazı renklerle huzur bulurken,
bazı renklerle kasvet verici fırça darbeleri vurmak zorunda kalıyor hayatına.