Kuruyemişçi Bilgin Ağbi Anısına
Beni az çok tanıdınız artık.
Hayatımın çocukluk ve gençlik yıllarına ait kahramanlarını
fırsat oldukça anarım.
Aslında fırsat olmasa da hep anmaya meyilliyimdir.
Her leblebi görüşümde Bilgin Kuruyemiş’i hatırladığım gibi.
Okuldan ya da işten dönüşte mahallenin esnafıyla sohbet
ederek eve doğru yol almak
her zaman çok şahane bir his olarak kalacak.
Şimdi dükkanının kapısında mis gibi leblebi kavuran
bir kuruyemişçi hayal edin.
İşte o Bilgin Ağbi olsun.
“Hayırlı işler Bilgin Ağbi!” “Eyvallah Sedacığım, n’aber?”
“İyilik, sen nasılsın?” “Gel, leblebi ikram edeyim sana.”
Bu arada leblebi ve üzüm çok sevdiğim bir ikilidir.
Eğer dükkanda o yoksa, babası Rıza Amca olurdu.
Onunla da derslerden konuşurduk. Nasıl gidiyordu dersler,
çalışıyorduk derslerimize, öyle değil mi?
Ülkemize faydalı kişiler olacaktık.
Gece geç saatlere kadar açık olması, bir yaz gecesi çocuk olsan da
hava karardığında köşedeki kuruyemişçiye gidip
kendine bir güzellik yapabilme özgürlüğün,
100 gr’lık çeşitli yemişlerle geçirilen keyifli misafirlikler
ve bağımlılık yapan Koko!
Ah neredesiniz bea?
Ben buradayım.
Şimdi sıra geldi Zeynep’i çıldırtmaya: “ Heee Zeynep,
işte böyle, kavururlar leblebiyi.. Anlatabildim mi?
Bak böyle de bir ses çıkar..
Kokusuna da bir gün denk gelirsin inşallah, annem.” 🙂
.Kasap Naim, Konyalı Kundura ve diğerleri.. Sıra bir gün size de gelecek! 🙂