Yaşama Sanatı
Ah merhaba!
Tatlı bir ah ile başlayıverdim satırlarıma.
Iftara iki saat kalmasının, günün yorgunluğunun,
yazmaya fırsat bulmanın ve farkında olmasam da
içime atmış oldugum birçok şeyin dışa vurumu bir “ah”.
Nihayet şubat ayında okuduğum Yaşama Sanatı adlı kitap ile ilgili
bir paylaşım yapabileceğim. Andre Maurois’in 1939 yılında yayımladığı kitabında
yazdıkları günümüzde hâlâ bize ışık tutabilecek geçerlilikte.
Sadece yaşamak değil, düşünmek, sevmek, çalışmak, emretmek ve
yaşlanmak da birer sanat. Bizler de yaşamımızın sanatçılarıyız.
Her birine dair farkındalığımızı artıracak, bakış açımızı değiştirecek,
belki de şifa olabilecek bir rehber bence bu minik, tatlı, pembe kapaklı kitap.
Bana da aynı zamanda bir Akmar Pasajı hatırası, tam 30 Lira. 🙂
Daha önce bu detaylardan bahsetmiştim.
Okumanızı tavsiye eder, son bölümün başlığı Yaşlanmak Sanatı’ndan
altını çizdiğim bir kaç satırı sizlerle paylaşmak isterim.
En geç ve en güzel yaşlanan insanlar, yaşama nedenlerini yitirmemiş olanlardır.
Maurois der ki; iyi yaşlanmanın iki yolu vardır. Birincisi yaşlanmamaktır!
Faaliyete devam etmektir. İkincisi ise yaşlılığı kabul etmektir.
Yaşlılık bir sükun, feragat ve dolayısıyla mutluluk dönemi olabilir.
Daha fazla alıntı için kaydırarak diğer görsellere bakabilirsiniz.
En kalitelisinden yaşamak, yaşlanabilmek ümidi ile, iftara kaldı yarım saat!