Güzel Köyümüz & Küçük Evimiz
Köyde ezanlar, selâlar bir başka dinleniyor.
Köpeklerin ulumasıyla sessizlik delindiğinde, insan ister istemez ürperiyor.
Daha çok duyuyor, dinleyebiliyor, hissediyor, korkularıyla yüzleşiyor etrafındaki uyaranlar azaldıkça.
Diğer yandan, yeşil, ne de güzel geliyor insana.
Fındık ağaçlarının arasında hışır hışır yürümek, kuş sesleri, otlardan gelen çıtırtılar, yakılan ateş, yaklaşmakta olan bir arabanın teker sesi, kapısı ardına kadar açık bir ev, bahçeye giren inekler, gece olunca ulumaya başlayan hatta dolanan tilkiler, seslenince koşa koşa yemeğini yemeye gelen köpekler…
Özlemişim güzel köyümü.
Bu seferki ziyaret sebebimiz hiç hoş olmamış olsa da, çocukluğumun en tatlı zamanlarını taçlandıran rahmetli dayımın hatıraları, emeği, sevgisi, muzipliği var baktığım her köşede.
Nurlar içinde yatasın inşallah dayıcığım.
Ve sana gelince güzel köy Selahiye; sana annemlerin kendi aralarında konuşmaya başladıklarında anlamayıp sinir olduğum o muhteşem dille yani Abazaca sesleniyorum: Bızıya izboyt; seni seviyorum!