Ramazan’ı Nasıl Hatırlıyorum?
Bu sorunun cevabı için, 80’lere dönüp minik Seda’ya bakalım.
Tekne orucu tuttuğu söyleniyor. İlk resimde babaannesi, torunlarıyla birlikte
iftariyelik almaya giderlerken görülüyor.
Canları en çok ne çektiyse, iftar sofrasında yerini alsın diye.
İkinci resim, Seda’nın sahur coşkusunu anlatıyor. Kendini davulun ritmine kaptırmış, mutfak balkonunda göbek atıyor.
Pembe geceliğini hiç ama hiç unutamıyor.
Yıllar su gibi geçti. Seda büyüdü, evlendi, çoluk çocuğa karıştı.
Bir süredir Almanya’da yaşıyor. Çocukları da orada dünyaya geldi.
Biri 11, diğeri 6 yaşında. Peki onlar Ramazan’ı nasıl hatırlayacaklar?
Davul yok, ezan yok..
Başka türlü hatırlayacaklar elbette.
İşte karşınızda ezan okuyan saat! Onların anılarında bu saat olacak. 🙂
İftara dakikalar kala ilahi ile başlayan bu saat eşliğinde halay çektiklerini,
sonra top patlama sesiyle heyecanlandıklarını ve ezanla mutlu sona ulaştıklarını hatırlayacaklar.
Sahurda da davul sesi ve mani ile uyanıp kikirdeştiklerini.
Bana öylesi denk düştü, onlara da böylesi.
Demek ki ne imiş; içini dolduran bizmişiz!