Bin Muhteşem Güneş
Azize yere kıvrılmış uyuyordu.
Kolunun altında, Meryem’in diktiği bez bebek.
Meryem bebeğin içini kuru fasulyeyle doldurmuş, çaya batırıp boyadığı
bir elbise dikmiş, boynuna da, bir ipe dizdiği,
boş, küçük makaralardan yaptığı kolyeyi asmıştı.
Bin Muhteşem Güneş, Khalid Hosseini
Bir savaşla insanların hayatlarının nasıl mahvolduğunu anlatan kitapta,
Meryem ve Leyla’yı tanıdım. Kesişen yaşamlarını,
dostluklarını ve mücadelelerini bir çırpıda okudum.
Babasının Leyla’ya yazmış olduğu mektuptan birkaç cümle var
buraya eklemek istediğim. “Ama artık, çok geç tabii.
Belki de yüreksizlerin asıl cezası budur: gerçeği, iş işten geçtikten sonra,
artık yapılabilecek hiçbir şey kalmadığında görmek, anlamak.”
Kitapta geçen bir bilmece ile huzurlarınızdan ayrılıyorum:
Dünyayı dolaşan ama bir köşede duran şey nedir?
Aman hemen de bildiniz, evet pul!