Ahirete Endeksli Hayat…
Temelde iki türlü hayat tarzı vardır. Birisi âhiretin varlığına ve orada hesap verileceği inancına göre, diğeri ise ebedi yokluk ve hiçliğe göre yaşanır.
Kendi kendinin gayesi haline gelen ve asıl ebedi gayeyi unutturan günümüz hayat anlayışı, haddi zatında dünyayı da çekilmez hale getirmiş, her şeyi bir savaş ve telaş atmosferine sokmuştur.
Akıllı olmanın gereği tedbirli yaşamaktır. En güzel tedbir ise sonu ahirete, ebedi hayata, Allah’a varacak olan bir yolda yürüdüğünüzü bilerek hareket etmektir. Zira neticede bütün fani arzular sönecek, Allah’ın rızasına uygun olmayan söz ve davranışlar pişmanlığa dönüşecek, ancak hayırlı olan şeyler fayda verecektir. “Mal ve oğullar dünya hayatının zinetidir. Bâki kalacak salih ameller ise Rabbinin katında hem sevap bakımından daha hayırlı, hem de ümit bakımından daha hayırlıdır.” (Kehf. 46) Kalıcı olan kerpiç, geçici olan altından daha iyidir.
Yazımızı Hz. İsâ’nın şu sözleriyle noktalayalım: “Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin ki, orada güve ve pas yiyip bozar ve orada hırsızlar delip girerler ve çalarlar. Fakat kendinize gökte hazineler biriktirin ki orada ne güve ne de pas yiyip bozar ve hırsızlar orada ne delip girerler ne de çalarlar. Çünkü hazinen nerede ise yüreğinde orada olacaktır.” (Matta 6/19) Ölüm öncesi, ölüm sonrasına yaradığı nisbette değerlidir.
Ali Rıza TEMEL