Marka ve Mevlânâ…
Zahiren markalaşan insanların markalaşma ömürleri zahiri varlıklarının ömrü kadardır.
Kendi isteği olmaksızın ruhen markalaşan veya bir başka ifade ile Allah’ın markalaştırdığı insanların da marka ömrü ruhun ölümsüzlüğü ile parelellik arzeder.
Niye 700 yıl evvel yaşamış Mevlana hazretleri ihtiramla dünyanın dört bir tarafında anılıyor?
“İki günü aynı geçen zarardadır” hadisi şerifini hayatında prensip edinen “keşke” demeyi hayat lugatinden silmiş ve bir delikten iki defa sokulmayacak kadar hatalarından ders alabilen bir insanın hamlıktan pişmeye ve yanmaya devam eden kişisel olgunlaşma sürecinde ulaşabileceği zirve neresidir?
“Düne ait ne kadar söz varsa
Dünle beraber gitti cancağızım
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…. “
Yenilik ve değişimde aslolan öz değişmeden ifade şeklinin değişmesidir. Ahlak kitaplarına göre ilerleme ve yenilenmenin sonucu hangi sahada olursa olsun şöhret olmak ve tanınmaktır. Bugünün terminolojisi ile ifade edersek şöhret olmayı ve tanınmayı “markalaşmak” “marka olmak” terimleri ile ifade edeceğiz.
Eşyada veya insanda marka üretmek aynı zamanda değer üretmek manasına gelir. Değer üreten toplumlar gelişir. İbni Sina İslam ümmetinin tıpta yetiştirdiği bir tıp markasıdır. Herkes gemilerini suda yüzdürmeye çalışırken gemilerini karadan yürüten Fatih Sultan Mehmet de markalaşmış şahsiyettir. Gemileri denizde yüzdürenlerin markalaşması zordur.
İlerleyen toplumlar marka ürünler ve marka şahsiyetler yetiştirirken geri toplumlar da taklitle yetinir…
Adem ŞAHİN