Çile ile Kenetlenen Keçe
Göçebe kültürde yaşayan atalarımız, keçeyi neden çadır, halı ve kıyafet olarak kullanmış?
Çünkü keçenin çok önemli bir özelliği var. Yılan ve akrep gibi zehirli hayvanlar, keçe üzerinde hareket edemezler ve keçeye yaklaşamazlar. Bu sebeple çobanlar, keçeden yapılma kepenek giyerler, çadırlar ve halılar keçeden yapılırdı.
Ayrıca keçe sıcak tutan bir kumaştır.
Keçeyi efsanevi bir özellik haline getiren sebepler sadece bunlar da değil. Zira yünden yapılan bu geleneksel el sanatımız, sadece bir eşyadan ibaret sayılmaz. Keçe, çile çekmenin ve sonunda kenetlenmenin felsefesidir aynı zamanda.
Tasavvufta keçe; insan-ı kamil’i, yün de insanı temsil eder. Bu yüzden dervişlere aynı zamanda Arapça “yün” anlamına gelen “suf”dan türetilmiş “sufi” denilir. ise “yün elbise giyen” anlamına geliyor. Yünün keçe olmak için çıktığı çileli yolculuğu, insanın insan-ı kamil olmak için çıktığı meşakkatli yolculuğa benzetilir. Keçe yapımı için kuzu yünü makbuldür.
Tıpkı yün gibi insan da hayatında yüzlerce tokuç yer
7–8 aylık kuzudan kırpılan yünler, önce kirlerinden arınması için yıkanır. Anadolu’da çamaşır ve yün yıkamak için kullanılan ve “tokuç” adı verilen tahtayla vurularak yapılır bu işlem. Kirlerinden ve dikenlerinden ayıklanır. Tıpkı yün gibi insan da hayatında yüzlerce tokuç yer; egosundan, günahlarından kirlerinden temizlenmesi için.
Temizlenen ve taranan yün, kamıştan örülmüş bir hasırın üzerine düzgün bir şekilde serilir, biraz su serpilir ve hasırla beraber rulo halinde sarılır. Bu rulo sıkıca bağlandıktan sonra ustası başlar göğsüyle ruloyu ezmeye (depmeye). Yünün ustası, insanın mürşidini temsil eder. Keçe olma yolunda yünü hizaya sokan usta gibi, insan-ı kamil olmada da insana mürşidi yol gösterir.
Usta “Huu” diyerek keçe yapar
Bir saat sonra hasır açılır, keçeleşen yün daha sağlam ve daha dayanıklı olsun diye sabunlu su dökülür ve usta bu sefer ayakları altında ruloyu döndüre döndüre ezmeye (depmeye) başlar. Su ve sabun, insanın imanını kuvvetlendirmesi için çektiği zikirleri, ibadetleri gibidir. Yünü keçeleştiren su ve sabun gibi, ibadet ve zikir de imanı kuvvetlendirir. Yün döndükçe kendinden geçer. Mevlevi dervişinin sema yapması gibi döner de döner yün rulosu. Bu sırada sadece yün değil, usta da çile çeker. Yünü keçe yaparken büyük bir güç harcamaktadır çünkü. Derin nefes alıp verirken, ağzından “Huuu, Huuu, Huuu…” nidaları çıkar. Kan ter içinde kalır keçe ustası.
Ham iken pişmek
Bir saat daha böyle çile çeken keçenin artık pişme vaktidir. Bu sefer usta göğsüyle ya da ayaklarıyla değil, elleriyle yünü adeta okşar. Sıcak su ve sabunla yünü elleri arasında ovar. Ona alması gereken şeklini verir. Bu dönem çok hassastır, keçenin varlığının farkına vardığı, sağlamlaştığı dönemdir. Artık ne yılan ne akrep ne de başka bir zehirli hayvan ona yaklaşabilecektir. “Ham”- ken, olacak yani pişecektir.
Kaynak: Begüm ÇEBE
Yazılarınızı daha sık yazmanızı isterim Her Geldiğimizde güncel Yazı Görmek bizi Sevindirir.